Zaman geçtikçe hayat pahalılığı sayısız kere katlanarak artıyor. Zaman geçtikçe fiyatlar tavan yapıyor, zamlar son sürat bilinmezliğe yol alıp gidiyor. Evet; vatandaşı aç bırakan fahiş fiyatlar ve arkası kesilmeyen yıkıcı zamlar nedeniyle oluşan bir hayat pahalılığı mevcut şu an dünya genelinde.
Hayat pahalılığı insanı sadece, aç bırakmadı, susuz bırakmadı, yalnız ve çaresiz bırakmadı, evsiz barksız (yuvasız) bırakmadı, mutsuz ve umutsuz bırakmadı; hayat pahalılığı aynı zamanda insanı merhametsiz de kıldı, sevgisiz de kıldı, duygusuz da kıldı, hissiz de kıldı,…
Hayat pahalılığı sadece karınları aç bırakmadı, sadece gözyaşları döktürmedi, sadece alımgücü düşürmedi aynı zamanda kalbi de gaddarlaştırdı, merhameti de öldürüp yok etti, insanın insana yardım etmeyi de bir daha hatırlatmamak üzere unutturdu. Hayat pahalılığı insanlığı da, insani duyguları da merhametsiz bırakıp fakirleştirdi.
Hayat pahalılığı yüzünden az da olsa var olan ‘bizlik duygusu’nun yerini son yıllarda artık ‘benlik duygusu’ tamamen ele geçirmiş durumda. ‘Bizlik’ diye bir şey kalmadı şimdiki zamanda. Zaman ‘benlik’ zamanı, ‘bencilik’ zamanı, ‘hep bana’dır, ‘hep benim’dir zamanı olmuş maalesef.
Dünyada, yanı başımızda yardıma muhtaç o kadar fakir fukara varken onlar hep görmezden geliniyor maalesef. Zaman ‘fakir fukarayı görmeyeceksin, onlara yardım etmeyeceksin’ zamanı olmuş. Zaman kimsenin hiç kimseyi düşünmediği, zaman bilinmesine ve görünmesine rağmen kimsenin yardıma muhtaç kimselere hiç yardım etmediği, zaman düşenin elinden hiç kimsenin tutmadığı, zaman yerde kıvrananı hiç kimsenin kaldırmadığı, zaman herkesin herkese her zaman yüzünü ve sırtını çevirdiği ‘merhametsiz bir zaman’ olmuş artık.
Evet, hayat pahalılığı insanoğlunu bir yandan aç ve çaresiz bırakırken bir yandan da merhametsiz ve duygusuz bıraktı, bırakıyor. Dünyada devam eden hayat pahalılığı nedeniyle insanda oluşan bu ‘benlik duygusu’ ve bu ‘aç kalma korkusu’, yardıma muhtaç (bir lokma ekmek ve bir tas su dahi bulamayan, evi barkı olmayan) garibanlara yardım etmeyi de biz insanoğluna bir daha asla hatırlatmamak üzere unutturdu ne yazık ki! Ve unuttururken de insani duygularımızı da günden güne fakirleştirdi.
Diyeceğim o ki; hayat pahalılığı sebebiyle zaman geçtikçe insanlar değişiyor, zaman geçtikçe bir fani olan insan birbirinden kaçıyor, birbirini görmezden geliyor, birbirine yardım etmiyor, zaman geçtikçe insan eli kilitleniyor, kelepçeleniyor, zaman geçtikçe kalpler gaddarlaşıyor, fani insan merhametsizleşiyor, kısacası zaman geçtikçe insanoğlu her şeyini, insanlığını, merhametini, duygu ve hislerini kaybediyor.
Hayat pahalılığı ve ‘benlik duygusu hiçbir zaman insani duygularımızı fakirleştirmesin ya da öldürmesin. ‘Hayat pahalılığı’ ve ‘benlik duygusu’ garibanlara, yardıma muhtaçlara el uzatmamıza asla engel olmasın, onların da bir insan olduğunu ve onları da düşünmemiz gerektiğini bize hiçbir zaman unutturmasın. İnsanlara, hele ki garibanlara karşı her zaman ve her yerde yardımsever ve merhametli olalım.
Çünkü:
Merhamettir, insanı insan kılan.
Merhamettir, insanı yücelten.
Merhamettir, insana karakter kazandıran.
Merhamettir, insana insanlığı aşılayan.
Evet; insanın merhametidir, insanı insandan farklı kılan.
Ve ancak merhamettir, insana sevmeyi, sevilmeyi, insanca yaşamayı öğreten.
Merhametle bakan gözlerimiz, merhametle seven kalbimiz, merhametle dolu temiz hislerimiz olsun taşıdığımız bu fani bedenimizde. Fani bedenimzde kin, kibir, dedikodu, nefret, haset, gaddarlık, riyakarlık, sinsilik ve ahlaksızlık gibi hastalıklı duygu ve hisler taşımayalım. Taşımayalım ki, fani bedenimiz daha ölmeden, ruhumuz daha bedenimizden çıkmadan çürüyüp leş gibi kokuşmayalım.
Evet, yer-zaman önemsemeksizin her daim merhametli olalım, olmaya gayret gösterelim. Çünkü merhamet vücudun (insanın, kalbin) olmazsa olmaz dermanıdır, şifasıdır. Merhametli bir kalp, içine aşırı sevgi enjekte edilmiş bir kan pompalar her daim vücuda. Yani merhamettir, vücudu her zaman dinç ve sağlıklı kılan.
Ve bu yüzden haykırarak diyorum ki:
Merhametsiz bir insan olmayalım.
Merhametsiz bir dünya kurmayalım.
Merhametsiz bir kalp taşımayalım.
Merhametsiz duygulara sahip olmayalım.
Biz her gün fakirleşsek de merhametimiz, sevgimiz yardımseverliğimiz (yani insani duygularımız) hiçbir gün fakirleşmesin. Çünkü, merhameti olmayanın ne sevgisi olur ne de dini.
Yüreğiniz (kalbiniz) merhamet ve sevgiyle hiç durmadan atması dileğiyle!