Fatih  Paşa Camii Haziresi

Bıyıklı Mehmet Paşa

Yavuz Sultan Selim’in güçlenmesi, İdris-i Bitlisi ve Amid halkına, Safevilere karşı ayaklanma cesareti vermiştir. İdris-i Bitlisi, Yauz Sultan Selim’den Diyarbakır bölgesinde Kürd beylerinin itaat edecekleri birini tayin etmesini istediğinde Bıyıklı Mehmet Paşayı uygun görmüştür.

Bıyıklı Mehmet Paşa ve İdris-i Bitlisinin, bölgenin tam olarak fethedilmesi ve Savefi tehlikesinin ortadan kaldırılması  için uyum içinde çalıştıkları görülmektedir. Safevilerin baskısı armış ve Kara Han’a karşı koymak için Bayburt’da bulunan Bıyıklı Mehmet Paşadan yardım istemiş, kendisi de mahalli kuvvetlerini birleştirmiş bu da yeterli gelmediği durumda Rumiye-yi Suğra beylerbeyi Şadi Paşa beş şancak beğleri ile birlikte Bıyıklı Mehmet Paşaya katılması Sultan tarafından emredildi. Üç kuvvet birleşmeden önce erken davranan Kurd Beg komutasındaki Safevi kuvvetler ve Şaha bağlı mahalli kuvvetler Kara Han’a yardım için Amid’e ilerlediler. Bıyıklı Mehmet Paşa beş bin civarındaki ordusuna mahalli kuvvetleri de katarak, Şadi Paşanın beş sancağının askerleri ile birlikte Amid’e yetiştiler. Halk kendi isteği ile şehrin anahtarlarını Bıyıklı Mehmet Paşaya teslim etti. (Eylül. 1515)

Bıyıklı Mehmed Paşa, bölgede otoriteyi sağlamış, halkın sevgi ve saygısını kazanmış bir adamdı. Halk tarafından bölgeyi ve şehri şii Safevilerden kurtardığı için “Fatih Paşa” alarak anılmıştır. Yaptırdığı cami ve caminin bulunduğu mahalle bugün de Fatih Paşa adıyla anılmaktadır.

10 Eylül 1515’de Diyarbakır şehrini fetheden Bıyıklı Mehmet Paşa’nın Mezarı, kendi yaptırdığı Kurşunlu caminin (Fatih camii) yanındadır. Mezar kitabesinde şunlar yazılıdır:

Batı Cephesi (baş ucu):

El-emir’ül ümera bi vilayet-i Diyar-ı Bekr

Hareseha’llah’u Ta’ala ‘a n’it-telbis ve’l-mekr

Fi’l-leyletis-sülesa er-rabi ve’l-işrin min Muharrem’il-haram

Min şuhuri sene seman’in ve i’işrin ve tis’a-mie

Doğu cephesi (ayak ucu):

İntakale min dar’il-fena ila daril-baka

Sahibüs-seyf vel-cüd ve’l-ata

El-merhum el magfur Muhammed Paşa

Nevvera-llahu merkadehu nur en ila’l-haşr ve’l-ceza