Diyarbakır Surları ve tarihçesi-13
Meryem Ana Kilisesi
Veriler, inşa tarihi bilinemeyen Rum Kilisesi’nin
bugünkü Kale Camisi’nin yerinde bulunduğuna
işaret etmektedir. Bu kiliselerden birinin Konstantius
döneminde inşa edilmiş olması olanaklıdır.
Urfa Kapı yakınlarındaki Meryem Ana Kilisesi
ise, 282 yılında Diyarbakır’a yerleşen Nusaybinli
Mar Afram’ın, 300 yılında bu kilisede vaftiz edildiği
bilgisine dayanılarak, en geç 300 yılına tarihlenebilir
(Parla, 1990, 29). Yukarıda bahsi
geçen sikkeye dayanılarak kent surlarının 222-
235 yılları arasında bugünkü iç kaleyle sınırlı olduğu
kabul edildiğinde, Meryem Ana Kilisesi’nin
bu tarihte sur dışında bulunması gerekir (Parla,
2004, 256).
Gabriel’in restitüsyonuna dayanarak 330 yılı
civarında kentin batısının Dağ Kapısı-Keçi Burcu
hattının belirlediği bir surla çevrelendiği kabul
edildiğinde, söz konusu kilisenin yine sur dışında
bırakıldığı görülür. Hıristiyanlığa önem verilen
bu dönemde, Konstantius’un yapıyı sur dışında
tutarak Sâsani tahribine açabileceğini düşünmek
oldukça zordur.
Öte yandan, kentin batı yarısında yer alan
Ayn-ı Ze’uro ile Deva Hamamı yakınlarındaki
bağ ve bahçeleri sulamakta kullanılan iki önemli
kaynak suyu da, kentin
biçimlenişinde önemli rol
oynamış olmalıdır. Stratejik
açıdan her iki su kaynağının
da kent surunun
dışında bırakılması akla
yakın değildir. Bu nedenle,
kent surunun kalkan balığı
biçimini almasında kesin
rol oynadığı anlaşılan topoğrafik
yapının yanısıra,
yukarıda belirtilen diğer
gerekçelere ek olarak nüfus-
arazi ilişkisi de, iç kalede
yer aldığı genel kabul
gören Hurri kentinin aşağı
yukarı bugünkü Diyarbakır
kentini kapsayacak biçimde
Konstantius tarafından
büyütülerek surla
çevrildiğini göstermektedir.