Diyarbakır şehrinde de zimmî unsurlar evlilik akdinin yapılması ve diğer konularda Müslimlere sağlanan bazı kolaylıklardan istifade etmekteydiler.
Bu dönemde zımmî unsurlar da, tıpkı müslimler gibi evlendikleri zaman "resm-i gerdek" adıyla belirli bir para ödemekteydiler. Diyarbakır şehrinde müslimlerin evlendikleri zaman ne kadar "resm-i gerdek" ödediklerini tesbit etmek mümkün olmamış ise de, zimmîlerin ödedikleri paranın miktarını tespit etmiş bulunmaktayız. 1845 tarihinde Harput Siciline işlenen bir buyrulduda, "....Ermeni re'ayasının gerdekleri vukû-'unda resm-i gerdek ve arûsânelerini te'diyede kusurları...." olmadığı belirtilerek, "...ziyâde talebi ile rencide oldukları beyâniyle...." bunun önlenmesi istenmekteydi. Yine bu buyruldudan "...ihtisâb vaz'olunan mahallerde Ermeni re'âyâsı gerdeği vukû'unda âlâ kâğıd alanlardan otuz ve evsât kâğıd alanlardan yirmi ve ednâ takımından onar gurûş...." Resm-i gerdek alındığı anlaşılmaktadır. Diyarbakır şehri de dahil olmak üzere, Anadolu'daki diğer şehirlerde yaşan zımmî grupların evlilikleri durumunda "resm-i gerdek" adıyla ödedikleri bu paranın 1846-1847 yılından itibaren kaldırıldığı görülmektedir. 1846-1847 (H. 1263) tarihinde bütün vilâyedere gönderilen fermanlarla, millet-i re'âyâdan alınan gerdek vergisinin kaldırıldığı bildirilmiştir
Müslimlerden anne veya babanın ölmesi durumunda yetim kalan çocuklara vâsi tayin edilmesi, çocuklara vasilerin mahkemeye müracaat ederek nafaka takdir ettirmesi gibi, İslâm Hukuku prensiplerinden, bu dönemde Diyarbakır şehrinde yaşayan zımmî grupların da istifade ettikleri bilinmektedir. Meselâ 1817 Kasım ortalarında Diyarbakır'ın Şeyh Matar mahallesinde ölen bir zimminin çocukları küçük olduğundan, Marin veled-i İko adlı bir zimmî bunlara vasi olarak tayin edilmişti. 1826 Ekim başlarında ise yine Şeyh Matar mahallesinde ölen Entoş adlı bir zimminin küçük kızının açtığı nafaka ve kisve baha davasında, küçük kıza günlük 60 akçe nafaka ve kisve baha takdir edilmişti(5)