Hoolywood Sineması

Amerikan sineması veya genellikle kullanılan ismiyle Hollywood, 20. yüzyılın başlarından bu yana dünya çapında sinema üzerinde derin bir etkisi olan ABD menşeli sinema sektörüdür. Bu sektörün geçmişi dört ana döneme ayrılmaktadır: Sessiz film dönemi, Klasik Hollywood sineması, Yeni Hollywood ve Çağdaş dönem. Fransız Lumière Kardeşler modern sinemanın kurucusu olarak kabul edilmelerine rağmen, hızla gelişen bu sektörde Amerikan sineması en baskın güç haline gelmiştir. 1920'lerden bu yana, Amerikan film endüstrisi her yıl herhangi başka bir ülkeden daha fazla hasılat elde etmektedir.

 

Sinema alanında başlayan amansız rekabet yapımcıları kitlelerin ilgisini çekecek yeni filmler yapmaya itti. On dakika süren tek makaralık filmlerin yanı sıra birkaç makaralık uzun filmler de yapılmaya başladı. ABD’de orta sınıfa yakın öyküler ve romanlar art arda perdeye aktarıldı ve adları çevresinde efsaneler oluşturulan sinema yıldızlan ortaya çıkmaya başladı.

 

Sesle görüntüyü birleştirmek sinemanın icadından beri düşünülen bir şeydi. 1919’da Lee De Forest, sesi optik olarak film üzerine kaydeden bir aygıt geliştirdi ve fonofilm adıyla patentini aldığı bu aygıtla 1923-27 arasında, özel olarak hazırlanmış salonlarda bir dizi sesli film gösterisi yaptı. Ama büyük yapım şirketleri pahalı olduğu gerekçesiyle bu yeniliğe ilgi göstermediler. O dönemde küçük bir yapım şirketi olan Wamer Bros. 1925’te Western Electric’in geliştirdiği bir ses kayıt sistemiyle ilgilendi. Şirketin amacı filmleri müzikli olarak gösterime çıkarmaktı. Alan Crosland’ın yönettiği ve John Barrymore’un oynadığı Don Juan ilk kez 6 Ağustos 1926’da müzikli olarak gösterildi. Bunu, orkestra müziğinin yanı sıra, popüler şarkılann ve konuşmaların da yer aldığı ve gene Crosland’ın yönettiği, sinemanın ilk sesli filmi The Jazz Singer (1927; Caz Şarkıcısı) izledi.

 

II. Dünya savaş sonrası ise stüdyo sistemi gerilemeye başladı. Bunun başlıca nedenlerinden biri antitröst yasalarının stüdyoların dayandığı yapım ve dağıtım tekellerini zayıflatmasıydı. Bazı stüdyolar finansman güçlükleri yüzünden gösterişli müzikaller ve tarihsel filmler yerine küçük bütçeli filmlere yöneldiler. Böylece toplumsal bilinç sineması olarak adlandırılan ve savaş sonrasının düş kırıklıklarına, ırkçılığa, alkolizme, gerçek polisiye olaylara değinen filmler çekildi. Ama 1947’de Amerika’ya Karşı Etkinlikleri Soruşturma Komitesi’nin “komünist etkiler”i araştırmaya başlamasıyla birlikte karalama ve temizlik kampanyaları Hollywood’u da içine aldı. Uzlaşmayı reddeden sinemacılar çalışma olanağından yoksun kalırken, yenilikçi düşüncelerden ve tartışmalı konulardan uzak kalmaya özen gösteren tutucu filmler çekildi. Sinemanın inişe geçmesine neden olan bir başka önemli neden de televizyonun yaygınlaşmasıydı. Hollywood sinemaskop, Vista Vision gibi geniş ekran uygulamalarıyla, üç boyutlu filmlerle ve üstün yapımlarla televizyonun rekabetine dayanmaya çalıştı. Öte yandan televizyon filmlerinin etkisiyle küçük bütçeli, siyahbeyaz gerçekçi filmlere bir dönüş yaşandı. 1960’larda ise stüdyoların çöküşü ve Yapım Yönetmeliği’nin geçerliliğini yitirmesiyle birlikte küçük, bağımsız şirketlerin etkinliği arttı.

 

AKADEMİ ÖDÜLLERİ (OSCAR)

Akademi Ödülleri veya popüler adıyla Oscar ödülleri, film endüstrisindeki sanatsal ve teknik başarılara verilen ödüllerdir. Ödüller, Kaliforniya merkezli Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından yılda bir kez verilir. Akademi üyelerinin oylarıyla verilen ödüller, sinema dünyasında uluslararası bir başarı göstergesi olarak kabul edilir. 1929'da Los Angeles'ta verilmeye başlanan ödüller, yılda bir kez ve çoğunlukla şubat ayında düzenlenen törenle dağıtılır. Bir filmin Oscar'a aday gösterilebilmesi için ABD-Los Angeles ili sınırları içinde en az bir sinemada paralı gösteriminin gerçekleşmiş olması ve gösterimin en az bir hafta sürmüş olması şartı aranıyor. ABD dışında çekilen filmlere ise Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ı ödülü veriliyor.