Mutlu Anne Babalar Mutlu Çocuklar
İnsanın gelecekteki hayatının temellerinin atıldığı 0-6 yaş dönemi gelişim açısından oldukça önemlidir. Eğitim psikolojisi, çocuk gelişimi, Psikanaliz gibi alanlarda ün yapmış Sigmund Freud, Piaget ve Erickson gibi isimler insan hayatındaki ilk altı yılın hayati öneme sahip olduğunu belirtmişlerdir. Çocukların bu dönemde geçirdikleri yaşantıların ilerideki hayatlarını şekillendirdiğini söylemişlerdir. Bunun dışında birçok eğitim psikoloğu bu dönemin paha biçilmez kıymette olduğunu ve iyi değerlendirilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Hatta bu dönemin önemine vurgu yapmak için bu dönemi ‘ Altın Dönem ‘olarak adlandırmışlardır.
Gelişimde kalıtımın rolü elbette tartışılamaz. Sahip olduğumuz birçok özellik bize anne babalarımızdan geçmiştir. Özellikle zekâ ve birtakım özel yeteneklerde kalıtımın rolü büyüktür. Kişilik oluşumundaki etkili faktörler: Kalıtım + çevre diyebiliriz. Yani en az kalıtım kadar çocuğun gelişiminde çevresel faktörler de önemlidir. O zaman bu dönemi güzel geçirmek ve çocuğumuzun gelişimine katkı sunmak bizim elimizde.
Dünyaya yeni gelen bir bebeğin en önemli ihtiyacı güvendir. Bu da onun ihtiyaçlarının zamanında karşılanması demektir. Bahsedilen sadece fiziksel ihtiyaçlar değil. Evet, bebeğin beslenmesi ve bakımı öncelikli ihtiyaçlardır. Ama ona güvenli bir yerde olduğunu güvenli ve sevgi dolu bir ortamda olduğunu htirmek en az beslenme ve bakım kadar önemlidir. Gelişim bir bütündür. Bir bebeği sadece besleyerek veya altını temizleyerek büyütemeyiz. Büyütürsek o bebeğin ruhsal ihtiyaçları karşılanmamış olur. Kendini güvensiz bir ortamda bulur ve mutsuz olur.
Bir bebeği mutlu yetiştirmenin sırrı mutlu olmakta yatıyor. Biz yani anne ve babalar mutlu değilse birçok sorunla boğuşuyorsa ve en önemlisi mutlu bir çocukluk geçirmemişse mutlu çocuklar yetiştirmemiz mucize olur. Önce kendimizden başlayacağız. Mutlu muyuz? Değilsek neden değiliz? Evet, birçoğumuzu yaşam koşulları çok bunaltıyor. Maddi manevi birçok sorunla boğuşuyoruz. Her gün kötü haberler okuyoruz gazetelerde. Televizyonlar insanı mutsuz etmek için çalışıyorlar adeta. Hiç iç açıcı değil durumlar. Üstelik dünyayı kasıp kavuran bir salgın var. Gelecekten endişeliyiz. Ormanlar yok oluyor. Hayvanlara zulüm yapılıyor. Belki de çocuğumuza istediğimiz bir hayatı sunamadığımız için kendimizi suçlu hissediyoruz ve mutsuz oluyoruz. Yani demek istediğim mutsuz olmak için sebeplerimiz çok. Ama bizim mutsuz olmak için sebep değil mutlu olmak için bahane bulmamız gerekiyor. Önce nasıl bir çocukluk geçirdiysek geçirdik içimizdeki çocukla barışmamız gerekiyor. İnsan çocuk büyütürken yeniden çocuk oluyor ve çocukluğuna dönüyor. Yaşadığı olumsuz yaşantıları düşünüyor. Biz sadece olumluları düşünelim ve içimizdeki çocuğu mutlu edelim. Bu konuda birçok kitabı olan Nihan Kaya’yı okumanızı tavsiye ederim.
Yaşantımız nasıl olursa olsun onu kabulleneceğiz. Şartlarımız kötü olduğu için mutsuz değil o şartlarda nasıl küçük mutluluklar çıkaracağımız düşüneceğiz. Çünkü dünyaya bir çocuk getirdik ve onun sorumluluğu bize ait. Onun mutlu bir çocukluk geçirmesi bizim elimizde. İnsan yaşantısında sadece bir defa çocuk oluyor ve o çocuklar bu altın dönemi bizimle geçiriyor. Siz kendinizle barıştığınızda neler yapacağız bunu da her hafta bu köşemizde size önerilerde bulunacağım. Sevgiyle kalın…