Yeniden Evde Eğitim ve Eğlenceli Deneyler
Gerek sosyal yaşantı açısından gerek eğitim öğretim yaşantıları açısından yepyeni bir döneme girdiğimiz kesin. Hayatımıza bu virüs girdikten sonra her şey çok değişti. Hayatımızı her yönden yeniden düzenlemek zorunda kaldık. Gezip görme, dışarda arkadaşlarla zaman geçirme, eğlenme, sanatsal aktivitelere katılma, aile ziyaretleri ve tabii ki eğitim öğretim faaliyetleri tamamen değişti. Bundan sonra nasıl olur bilmem ama eskisi gibi olmayacağı kesin. Ne olursa olsun özellikle ne okul eski okul olacak ne öğretmen eski öğretmen ne de veli eski veli olacaktır.
Üniversitede okurken özellikle Eğitim Bilimleri derslerinde hocalarımızın sürekli söylediği bir şey vardı: Öğretmen kendini yenilemelidir. Gelişen çağa ayak uydurmalıdır. Teknolojiyi iyi kullanmalıdır...
Bunların sadece derslerde kaldığını öğretmen olarak atanıp çalışmaya başlayınca anladım. Okullar akıllı tahtaya dokunmaya dahi cesareti olmayan öğretmenlerle doluydu. Seminerler veriliyordu verilmesine ama öğrenen çok azdı. Ya da onu kullanma cesaretini gösterenler yoktu maalesef.
Bu yıl öyle mi oldu? Herkes yediden yetmişe herkes teknolojik oldu. Bir anda uzaktan eğitim başladı. Bir anda bütün öğretmenler bütün programları, uygulamaları öğrendi. Bu uygulamalarda planlar hazırlandı, programlar yapıldı. Aynı zamanda veli ile işbirliği içinde olmak için whatshap grupları kuruldu. Çağa ayak uydurmak buydu. Çünkü çağ dijital çağdı ve kendini yetiştirmeyenleri sistem dışarı atıyordu. Herkes kendini donatmak zorundaydı. Sadece öğretmenler değil anne babalar da bu süreçte kendini geliştirdi. Bu sene en az bir öğretmen kadar emek harcadılar. Belki ekranın karşısında öğretmen vardı ama ders sonrası tekrarları yaptırmak, konuları kavratmak annelerin işiydi.
Elbette çocuklarımız için eğitim çok önemli. Onların her yönüyle gelişen bireyler olmasını isteriz. Bunun için derslerini çok iyi dinlemeli ve ödevlerini tam yapmalıdır. Ama çocuklarımızın çocuk olduklarını unutmayalım. Onlar yarış atı değil. Bu zorlu süreçte çok hırslı ebeveynler var. Çocuk günde 6-8 saat canlı derslere katılıyor. Geri kalan zamanında ödev yapıyor. Denemelere katılıyor... Oyuna neredeyse hiç zaman kalmıyor. Bu şekilde büyüyen çocukların ileride sağlıklı birer yetişkin olmalarını beklemeyelim. Oyuna yeterince zaman ayırmayan çocuk mutsuz olur. Çünkü kendini en iyi ifade ettiği alan oyundur. Oyunun çocuk için önemini önceki yazılarımda anlatmıştım. Onlar için yeterince oyun alanı oluşturalım. Ve tabii ki zamanlarını onlara verelim.
Burada anlatmak istediğim ikinci bir seçenek de var: Eğitimi oyunlaştıralım. Evde olmamız bir avantaj. Bunu kullanalım. Mesela gece gündüz oluşumunu harika bir etkinlikle yapabilirsiniz. Önce üç balon alıyoruz: sarı, mavi ve beyaz. İsterseniz mavi balona yapıştırmak için bir dünya haritası da edinebilirsiniz. Sarı balonun içine küçük bir fener koyuyoruz ve şişiriyoruz. Mavi balonu da şişirip dünya haritasını yapıştırıyoruz. Beyaz balonu çok az şişiriyoruz. Sarı balon güneş, mavi balon dünya ve beyaz balon ay olacak. Bu etkinliği mümkünse akşam yapalım. Işıkları kapatıyoruz. Bu balonları yan yana diziyoruz. Beyaz balon ortada olacak. Mavi balonu döndürüyoruz. Güneşe bakan tarafı aydınlık diğer arka tarafı karanlık olacak. Böylece gece gündüz oluşumunu öğretmiş oluyoruz.