Ne yapsın, siz söyleyin

Son zamanlarda ülkece, film izler gibi dolar ve euro kurlarının grafiklerini izliyoruz.

Ancak bu sefer elimizde bu mısır veya içecek yok.

Kur yükselişiyle birlikte artık lüks olduğu için elimizdeki mısır ve içecekten de olduk.

Maalesef böyle giderse artık film bile izlenemeyecek.

Kentin her sokağında, her köşesinde kiminle bir sohbet açılsa ekonomi konuşuluyor.

Büyüğünden küçüğüne, çocuktan kadına, yaşlıdan gence…

Tüm herkesin ortak konusu ekonomi.

Herkes tedirgin herkes endişeli.

Okul okuyan gençler gelecek hesapları içinde.

Çoğunun ağzında yurtdışı hayalleri.

Hatta birçoğu dil kurslarına yazılmış.

Peki çocuğunu okutan ailenin, asgari ücretle evini geçindirmeye çalışan babanın, emekli maaşının yetmediği sevgili büyüklerimizin halinden anlayan var mı?

Akaryakıt fiyatları son gelen indirimlerden sonra bile 25 TL üzerinden seyrediyor.

Euro 17 TL’yi geçti, dolar ise 17 TL’yedayanmış.

Ne olacak, nereye kadar gidecek?

Nerede duracak?

Yüksek kur, yüksek enflasyon ile yaşamak zorunda mıyız?

Salgın, ekonomikkriz, Ukrayna-Rusya savaşı, şu bu gibi mazeretleri bir kenara bırakalım.

İnsanlar “geçinemiyoruz” diye bağırıyor.

Gençlerin hayalleri çalındı.

Bugünün gençlerine sorumlular, bir gençlik borçlular.

Teknoloji ürünleri almak artık çok zor.

Ev almak, araba almak artık lüksün de ötesinde.

Sonrasında ‘ben yurtdışında yaşamak istiyorum’ diyen gençler sosyal medyada linç kampanyasına uğruyor.

Ne yapsın? Siz söyleyin.

Saygılarımla.