Nereden Nereye
Doğru politikalar, korku duvarını yıkıp her zaman başarı getirir.
Türkiye, yıllardır içte ve dışta olmak üzere her türlü terör örgütüne yönelik mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Ülke topraklarının bütünlüğünün korunması için iç ve dış tehditlere karşı bugüne kadar birçok şehit ve gazi verdiğimiz bu mücadelede Türkiye, dün olduğu gibi bugün de egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne göz diken tüm terör örgütüyle amansız mücadelesini devam ettiriyor.
Bugüne kadar birçok farklı isimle kurulan terör örgütüyle amansız mücadele eden Türkiye, özellikle de PKK’ya karşı 40 yılı aşkındır içte süren mücadelesini, son yıllarda geliştirdiği milli silahlarla (İHA,SİHA) birlikte ülke sınırlarının dışında da vererek terör örgütlerine nefes aldırmıyor. Türkiye aynı zamanda egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne göz diken sınır komşularıyla da (özellikle de Yunanistan ile) dün olduğu gibi bugün de amansız bir mücadele veriyor.
Ülke toprakları içinde 40 yılı aşkındır PKK ile mücadele eden Türkiye’de, mevcut iktidardan önce PKK’ya katılımlar had safhadayken, bugün özellikle de son 10-15 yıldır PKK’ya karşı verilen anmasız mücadeleyle PKK’ya katılımlar (dağa kaçmalar, kaçırılmalar) neredeyse yok denecek kadar azaldı.
PKK’ya katılımların yok denecek kadar azalmasının asıl sebebi ise bana göre şu anki mevcut hükümetin eski hükümetlere göre farklı bir terör politikası izleyip uygulamasıdır. Nasıl bir politika diye sorarsanız eğer; PKK tarafından dağa kaçırılan çocukları için 3 Eylül 2019 yılından bugüne kadar HDP Diyarbakır il binası önünde evlat nöbeti tutan (eylem yapan) gözü yaşlı, yüreği yanık aileleri hem en güzel cevap hem de en güzel örnek olarak gösterebiliriz.
Dediğim gibi mevcut hükümetten önce PKK’ya katılımlar bir hayli fazlaydı. Eskiden aileden biri PKK’ya katıldığında (dağa gittiğinde ya da dağa kaçırıldığında) o aile, evlatlarının PKK’ya katıldığını ya da PKK’nın evlatlarını dağa zorla kaçırdığını korkudan hiç kimseye söyleyemiyordu. Evet hiç kimseye….. Çocuğu dağda bulunan o aile, bunu değil kolluk kuvvetlerine, devletine bunu birinci derece yakınlarına dahi söyleyemiyordu. Çünkü eskiden aileden biri PKK’ya katıldığında kolluk kuvvetlerinin (kırsalda jandarma, şehirde -polis), çocuğu dağa giden o ailedeki bireylere karşı davranışları, söylemleri, tepkileri, yaklaşımları bazen farklı olabiliyordu. Bu yüzden çocuğu dağa giden söz konusu aile, kolluk kuvvetlerinden hep kaçıp saklanıyordu. Ellerinden geldiğince kolluk kuvvetlerine görünmemeye çalışıyordu.
Çocukken büyüklerimiz bize hep şunu anlatırdı:
“Eskiden örgüt mensupları köylere inip dağa eleman götürürlerdi. Bu nedenle jandarma eskiden köylerde (kırsallarda) devriye atardı, sabahın ilk ışıklarına kadar köyün etrafında beklerdi.”
Bugün (son yıllarda) ise herhangi bir asayiş olayı yaşanmadığı sürece jandarma ne köylere gidiyor ne de köylerin etrafında sabahlıyor. Çünkü, özellikle de son 10-15 yıldır mevcut hükümet tarafından PKK’ya karşı verilen amansız mücadele sayesinde PKK mensupları ne köylere inebiliyor ne de hiçbir yerde dağa eleman kaçırabiliyor. Bugün tam aksine dağdan kaçışlar artarak sürüyor.
Eskiden, çocuğu dağa giden ya da PKK mensupları tarafından zorla dağa kaçırılan aileler, ‘devlet bunu duyar’ diye korkudan dışarı dahi çıkamazken, kolluk kuvvetlerinden saklanırken, sessizliğe gömülürken bugün aynı aileler, tam aksine ‘devlet bunu duysun’ diye, kolluk kuvvetleri bunu bilsin diye birkaç şehirde olduğu gibi Diyarbakır’da da 3 Eylül 2019 yılından bu yana ellerinde Türk bayrakları ve dağdaki çocuklarının resimleriyle bağıra bağıra, haykıra haykıra seslerini duyurup eylem yapıyor. Eskiden korkudan dört duvar arasında adeta ölüme mahkum edilen o aileler, uygulanan terör politikası sayesinde bugün o korku duvarını hepten yıkıp yaşama sımsıkı tutundular, dağdaki çocuklarına kavuşmak için direnmeye yemin ettiler.
Farklı tarih ve şehirlerde dağa zorla kaçırılan çocuklarının güvenlik güçlerine teslim olması için bazı illerin yanı sıra Diyarbakır’da da ailelerin yıllardır başlattıkları bu eyleme bugün devletin bizzat kendisi, tüm kurumlarıyla birlikte söz konusu ailelere her türlü desteği veriyor. Onlara her türlü yardımı yapıyor ve neredeyse onları her gün ziyaret edip onlara karanfil vermeyi de ihmal etmiyor. Çocukları dağa kaçırılan aileler eskiden korkudan seslerini çıkaramazken bugün korkusuzca bağıra bağıra seslerini dünyaya duyuruyor.
Eylemdeki gözü yaşlı, yüreği yanık ailelerin dağda bulunan evlatlarına kavuşması için mevcut iktidarın başlattığı ikna çabaları ise tatlı meyvelerini vermeyi sürdürüyor. Devletin operasyonları ve ikna çabaları sonucu dağdan kaçışlar artarak sürerken, ülkenin farklı illerinde eylem başlatan aileler, güvenlik güçlerine teslim olup devlet kurumlarında bir araya geldiği evlatlarına bugün birer birer kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor, devletiyle de gurur duyuyor.
Özellikle de Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan aileler, sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en anlamlı simgesi ve tüm terör örgütünün en korkulu rüyası haline gelmiş durumda. Kararlılık ve direnişleriyle dünyaya ve tüm terör örgütüne net mesaj veren Diyarbakır anneleri, dağdaki çocuklarının yuvalarına dönmesi için 3 Eylül 2019 yılından bu yana HDP Diyarbakır il binası önünde başlattıkları eylemlerine aynı kaderi, aynı acıyı yaşayan başka aileler de neredeyse her gün katılım sağlıyor. Bugüne kadar kentteki eyleme 303 aile katılmış durumda.
PKK mensuplarınca farklı tarihlerde dağa kaçırılan çocuklarının geri gelmesi (çocuklarına kavuşması) için 3 Eylül 2019 yılından bu yana HDP Diyarbakır İl binası önünde eylemlerini sürdüren anne-babalar, mevcut hükümetin uyguladığı terör politikası sayesinde bugün korkusuzca seslerini dünyaya duyurup terör örgütlerine meydan okurken aynı aileler maalesef önceki hükümetler döneminde korkudan (korktukları için) bunu yapamadılar, yapmalarına fırsat ve olanak verilmedi.
Önceki hükümetlerin döneminde bugünkü terör politikası uygulansaydı bugün hem birçok aile evladına daha erken kavuşmuş olacaktı hem de dağdan kaçışlar daha da artacak ve PKK’ya katılımlar daha da minimum seviyeye inecekti diye düşünüyorum. Bugün mevcut iktidarın uyguladığı politika sayesinde dağda çocukları bulunan aileler birer birer evlatlarına kavuşmanın mutluğunu yaşıyor ve bunu yaşayacağına olan inançlarını da hiçbir zaman yitirmediler.
İktidarı boyunca yaptığı hizmetleri anlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bugün sıkça dediği gibi; nerden nereye…. Evet, gerçekten de nerden nereye. Dün nasıldı, bugün nasıl oldu.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm kahraman şehitlerimize Allah’tan gani gani rahmet, kahraman gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Umarım, evlat nöbetindeki ailelerin tümü de evlatlarına kavuşur.