Yunan Yeni Dalga Sineması
Bu hafta, güncel sinema akımlarından biri olan ve insanı yabancılaştıran, izole eden güç dengelerine çomak sokan Yunan Yeni Dalga sinemasını konuşalım. Sanatın temel kaynağı olan doğa-insan ve insan-insan ilişkisi egemen düşünce biçimleriyle daima yeniden üretilir. Bu yeniden üretim süreçlerinde insan ve doğa özden uzaklaştırılır ve sistematik olarak çürümeye maruz bırakılır. İnsan ya bu duruma uyum sağlayıp tam çürümeyi yani varoluşsal ölümünü kabullenmek ya da uyumsuz olarak yaşamayı tercih etmek durumunda kalır.
Bu bağlamda, uyumsuz olarak yaşamak ve bu uyumsuzluğu dışa vurmak adına sanatsal üretimde bulunmak dayatmaları kusma formlarının sesli yöntemlerinden biridir. Yunan Yeni Dalgası da tam olarak bu bilinçli kusma eylemidir.
Bu akım, bizlere ekonomik çöküş ertesinde yaşanan kültürel, sosyal ve politik sarsılmaları tekinsiz bir film diliyle sunuyor. Ataerkil kültürün çok yönlü etkilerini gözlemleyebileceğimiz en küçük güç yapısıyla, aile çerçevesiyle, tepetaklak ediyor dengeleri. Akımın ürünleri; görüntü, tema ve diğer bileşenlerle izleyenleri rahatsız ediyor ve bu rahatsızlığın gerçekliği karşısında izleyici kendi gerçeğiyle yüzleşiyor. Yer yer de absürd komedi unsurlarıyla gün yüzüne çıkarıyor yaşama dair kirlilikleri.
Bir bakıma akımın habercisi olan ve Yunan Sineması’nın kıymetlisi Angelepulos sinemasını izleyerek bir altyapı oluşturduktan sonra akımı kavramak adına öneri köşemi oluşturuyorum:
Yorgos Lanthimos- Dogtooth:
Bu filme dair bilinmesi gereken noktalardan biri uluslararası başarılarına rağmen kendi ülkesindeki Uluslararası Selanik Film Festivali’nde gösteriminin olmayışıdır. Yürürlüğe girmesi geciktirilen sinema yasası sebebiyle 2009 yılı festivali pek çok yönetmen ve yapımcı tarafından boykot edilmiştir. Bu noktada Yunan Yeni Dalgasının devlet desteği olmaksızın bağımsız yönetmenlerce kendini var eden bir akım olduğunu vurgulamakta yarar var.
Yorgos Lanthimos- Alps
Babis Markridis-L(Learning)
Panos H. Koutras- Strella
Alexandros Avranas- Miss Violence