Büyükşehirlerde Doğal Ebeveyn Olmak
Köyde ya da daha doğal ortamlarda yaşayanlar için çocuk büyütmek her zaman daha kolay olmuştur. Çünkü çocuk doğallığına bırakılır ve ona hiçbir konuda müdahale edilmez veya baskı yapılmaz. Her şeyi kendi keşfederek öğrenir ki bu en kalıcı öğrenme şeklidir. Anne babasına fazla ihtiyaç duymaz çünkü özgürdür. Oyun alanları çoktur, sosyal ilişkileri gelişmiştir. Her ne kadar küçük bir toplumsal birimde yaşasa da kendini daha rahat ve özgür ifade eder ve çocuk daha çok kendisi olur. Zaten anne babanın da çocuğa ayıracak zamanı yoktur. Çünkü sürekli yapılacak işleri vardır. Çocuk sayısı da genellikle fazla olduğu için çocuğa müdahale neredeyse yoktur. Çok önemli ihtiyaçlar veya hastalıklar dışında çocuk kendi haline bırakılır. Doğal ebeveynlik dediğimiz anlayış hâkimdir. Anne babalar bilerek veya bilmeyerek bu anlayışı uygular.
Peki, doğal ebeveyn olmak büyükşehirlerde mümkün mü? Özellikle apartman dairesinde, bahçesi olmayan, sokağı ise güvenli olmayan şehirlerde doğal ebeveynliğin sınırlılıkları ortaya çıkar. Biz bu sınırlıklara rağmen ilgili ve doğal ebeveyn olacağız. Çünkü küçücük çocuğu büyükşehirde kendi haline bırakmak pek güvenli değildir. Ama aşırı müdahaleci ve kontrol edici olmak da yanlış olur. Özellikle evimiz yani en güvenli yaşam alanımızda bunu uygulayacağız. Evimizi çocuğun kendini rahatça ifade edebileceği şekilde düzenleyeceğiz. Misafir odası yapmak ve bu odaya girişleri yasaklamak, misafir tabakları ayırmak, evi fazla ve gereksiz eşyayla doldurmak, kırılabilecek süs eşyaları kullanmak, evi fazla temiz ve düzenli tutmak, dağılmasına izin vermemek çocuğumuzu yaşamımızdan dışladığımızı ve onu olduğu gibi kabul etmediğimizi gösterir. Öncelikle şunu kabul edeceğiz. Çocuğumuz bu evin bu ailenin bir parçası. Ve onun ihtiyaçları farklı. Dışarı çıkıp dünyayı tek başına keşfetmeyeceğine göre ona bu alanı biz yaratacağız. Ona bu aileye ait olduğunu ve çok değerli olduğunu htireceğiz. Bir fazlalıkmış, bir misafirmiş gibi davranmayacağız. Gerektiğinde dağıtacak, gerektiğinde toplayacak. Siz ne yapıyorsanız sizin hayatınıza dâhil olacak.
Birçok aile tanıyorum çocuk ayakaltında gezmesin diye saatlerce tv başına oturtuluyor ya da çocuğun eline bir telefon veriliyor ve o çocuk saatlerce telefonda oyun oynuyor, video izliyor. Televizyon ve telefon kısa süreli bir çözüm gibi görünebilir ama uzun vadede düşünüldüğünde zararları çok daha fazla. Bu konuda yazılmış pek çok makale mevcuttur.
Bizim yapacağımız ilk iş çocuklara sorumluluk vermek olsun. Küçük bebekleri de iş yaparken yanımızdan ayırmayacağız. Ona ne yaptığımızı anlatacağız ve onun da dokunmasına, eşyaları ağzına almasına, kırıp dökmesine izin vereceğiz. Bunu yaparken tabii ki güvenli bir şekilde yapacağız. Bebeklere zarar verebilecek eşyalara dikkat etmemiz gerekiyor. Biraz büyüdüklerinde evimizde ne yapıyorsak birlikte yapacağız. Mesela beraber kahvaltı hazırlayacağız. Sofrayı birlikte toplayacağız.
Birçok annenin ‘evde çocukla nasıl etkinlikler yapabilirim?’ sorusunun en güzel en kolay cevabı budur aslında: Birlikte iş yapın.
Yapacağımız ilk etkinlik iş olsun. Her türlü işi yapabilirler. Özellikle 1,5 – 2 yaşındaki çocuklar her şeyi kendileri yapmak isterler. Onların bu isteklerini geri çevirmeyin. Bırakın istediklerini yapsınlar.