Dini Anlayışta Mitolojik Unsurların Etkisi-32

Diyarbakır'da Yahudi Cemaati

Asur ülkesinden sürgün edildikleri günden beri

Diyarbakır’da bir Yahudi cemaati mevcut olmuştur.

Diyarbakırlı Yahudiler, Diyarbakır’ın Tevrat’ta

bahsi geçen Kalne sehri olduğuna inanırlardı. Diyarbakır

Yahudilerinin Türkiye’de bulunan diğer

Yahudi cemaatleri kadar bilinmemiş olmasının

nedeni buralara ulaşmanın zorlukları ve bu cemaatlerin

Batı Anadolu, Trakya ve büyük liman şehirlerinde

mevcut olan cemaatler kadar önemli

nüfusa sahip olmamaları ve kayda değer önemde

ticari ve kültürel faaliyetleri bulunmamasıdır.

Diyarbakır’ı ziyaret eden gezginler, seyahatnamelerinde

Yahudiler hakkında bilgi vermislerdir.

1844 yılında Diyarbakır’a gelen seyyah Efraim

Neumark ve 1848 yılında Diyarbakır’ı ziyaret

eden seyyah Benyamin Haseni, şehrin ayrı bir kesiminde

kendi aralarında yasayan 250 Yahudi aile

hakkında bilgi vermektedirler.

Rifat N. Bali, Benyamin Haseni’den sunları

nakletmektedir: “Çoğu dinimizi biliyor. Kutsal kitaplarımız

ve peygamberlerimiz kalplerinde yer

edinmistir. Sinagogda mevcut olan küçük bir oda

daima kapalı tutulmaktadır. Bu oda, Yahudiler ve

diğer dinlere mensup kisiler için kutsaldır. İnançlarına

göre Hazreti İlyas bu odada peygamberliğini

ilân etmistir. Duvarla çevrili bu odada Aramîce

bir Tevrat yazması mevcuttur. Tevrat yılda bir kez

Yom Kipur gecesi yerinden alınıp bir masa üzerine

konulur ve gün boyunca masanın üstünde kalır.

Tanrı sözünden korkan herkes eğilip bu yazmayı

öper. Bu yazmanın kâhin yazıcı Ezra tarafından

yazıldığına inanılmaktadır.”