Dini anlayışta mitolojik unsurların etkisi-38

 

Ermeni Kilisesi

M.Ö. I. yüzyıl başında Suriye’de Selevkoslar

Krallığının çöküşü üzerine Ermenistan Kralı II.

Tigran (M.Ö. 95–55), Yukarı Mezopotamya ve

Suriye’ye doğru yayılma siyaseti izleyerek egemenliğini

bugünkü Lübnan’ın güneyine dek genişletmistir.

Ancak Roma İmparatorluğunun müdahalesi

üzerine II. Tigran, Roma kuvvetlerine

yenilmiş ve ele geçirdiği toprakları terk etmistir.

367 yılında da Pers’lerin istilasıyla Ermeni

Krallığı yıkılmış ve halkının çoğu Dran ve Mezopotamya’ya

sürülmüştür.

Hıristiyanlıktan önce Mecusilik dininin aralarında

yaygın olduğu Ermeniler, Süryanilerle aynı dönemde

Hıristiyanlığı kabul etmiştir.

Ermeni Kilisesi rivayetlerine göre henüz ilk

devirlerde Adday (Thaddeus) ve Bartholomeus’un

misyon çalışmalarıyla, Hıristiyanlık, Ermenistan’ın

çeşitli bölgelerine girmistir. Ermeniler, toplu olarak

Hıristiyanlığı ilk kabul edenlerden

olduklarını ve “Apostolik” (havarilere ait) bir

özellik taşıdıklarını ileri sürerler.

Ermenilerde de, Süryanilerde olduğu gibi farklı

mezhepler mevcuttur. Gregoryen Ermeniler dısında

Katolik ve Protestan Ermeniler de vardır. Osmanlı

İmparatorluğu döneminde impratorluğun farklı

yerlerinde yasayan Gregoryen Ermeniler arasında

yapılan misyonerlik faaliyetleri etkili olmuş, aynı

durum Diyarbakır’da da görülmüstür. Diyarbakır’da

yapılan misyonerlik faaliyetleri sonucu XIX. yüzyıldan

itibaren bölgede yaşayan Ermeniler arasında

Protestanlık mezhebi ortaya çıkmıstır. Misyonerler,

faaliyetlerinde Ermeniler arasında Süryanilere

oranla daha çok basarılı olmuslardır. Misyonerlerin,

Diyarbakır’da kurduğu okullarda okuyan Ermeniler

diğer din mensuplarına göre gelişmis, yüzyıl içerisinde

yaşam standartları yükselmistir. Pratik ve

temel bilgilerin öğretildiği okullardan, değişik

alanlardaki lise ve yüksek okullardan zanaat erbabı,

Ermeni aydınları, öğretmenleri, girişimcileri mezun

olmuş, bu çalışmalar şehirde bir Protestan cemaati

olusmasına da neden olmustur.