19.yüzyılda - Diyarbakır'da Aile ve Evlilik Gelenekleri

 a - Nikah Akdi ve Ailenin Teşekkülü

İslâm hukukunda, önemli bir engel olmadığı takdirde bekar kız ile bekar bir erkeğin evlenmeleri dinî bir vecibe olarak kabul edilmiş olup, aile kutsal bir kurum olarak telâkki edilmiştir. Türk toplum yapısı da, bundan farklı olmayıp, Osmanlı mahkemesinin başı olan kadı da, bu kutsallığı korumuştur

Osmanlı devleti de, aileye büyük bir önem vermiş ve aile kurumunun koru ması için uygun şartların oluşmasına büyük bir dikkat göstermiştir. Meselâ 1845 tarihinde Diyarbakır eyaleti Müşiri İsmail Paşaya gönderilen bir fermanda, memlekette bulunan bakire kızların ve dulların evlendirilmelerinin velileri tarafından çeşitli vesilelerle engellendiği belirtilerek, bunun da nüfusun azalmasına sebep olduğu ve bundan dolayı bu gibilerin evlendirilmelerinin teşvik edilmesi istemekteydi.

İslâm hukukuna göre nikâh akdinin açık olması şarttı. Diğer islâm devletlerinde olduğu gibi, Osmanlı devletinde de nikâh akdî Kâdı'nın huzurunda yapı; makta olup, bu işleme ait hüccet Şer'iyye Sicillerine kaydedilmekteydi. İslâm huku kuna göre her şeyden önce evlenecek olan kişilerin hür iradelerini kullanarak ev lenmeleri gerekmekteydi. Evlenecek olan kişiler bu durumda mahkemeye gelerek şahider huzurunda nikâh akidlerini yaparlar ve bu da sicile kaydedilirdi. Bazı durumlarda ise evlenecek olan kişiler mahkemeye yakın akrabalarından birini vekil olarak gönderdikleri gibi, bazı durumlarda ise nikâh evde yapılır, ancak her iki durumda da nikâh işlemi sicile kaydedilirdi.