Kahvehaneler önceleri “eğlence merkezi” olarak görülmüşlerdir. Ancak, daha sonraları bu mekânlarda yoğun olarak şairlerin şiir okudukları, edebi sohbetlerin yapıldığı, din adamlarının devam ettiği ve dinsel içerikli sohbetlerin yoğun olarak gerçekleştirildiği dikkat çekmektedir.
Kahvehanelerin belki de en dikkat çeken özelliği, “sosyalleştirici” bir fonksiyon görmeleridir. Bu mekânda bulunan ve burada aynı maddeyi tüketenler, farklı sosyal kesimlere mensup olsalar da, aynı konular üzerinde tartışabilmektedirler. Bu yönüyle kahvehanelerin, farklı sınıf ve anlayışta olanları bir araya getirmesi ve fikir alış-verişinde bulunulmasına imkan vermesinden dolayı, “diyalog ve hoşgörü merkezleri” olarak görülmesi olanaklı hale gelmektedir. Kahvehaneler, insanlar –tabii ki erkekler- için evin dışına çıkmada bir mazeret sağlamıştır. Kahvehaneye gitmekten maksat, her ne kadar kahve içmek olarak gözükse de, asıl amaç, arkadaşlarla buluşup sohbet etmek ve eğlenmektir. Kahve ve kahvehanenin yasaklandığı bazı dönemlerde ortaya çıkan, seyyar kahvehanelerin yaygınlaşmamasında en önemli unsur, bu uygulamanın insanlar arasındaki sohbet olanağını ortadan kaldırmasıdır.
Günümüzde, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sevinçli günlerde ve kutlamalarda “mırra” olarak adlandırılan içecek tüketilmektedir. Bu içecek, iki defa kaynatıldıktan sonra telvesi alınan kahvedir. Birbirinin mırrasını içenler arasında sanal bir yakınlaşma olduğu kabul edilmektedir