Koronavirüse Karşı Bağışıklığımızı Güçlü Tutmak

Vücudumuzun hasta eden etmenlere karşı sürekli mücadele halindedir. Bunlar gözle göremediğimiz bir bakteri, mantar veya virüs de olabilir. Daha ismini bile duymadığımız bilmediğimiz mikroplara karşı aynı mücadeleyi veriyor. Bazen bedenimiz bunlara karşı savunmayı iyi yapamayınca hastalık denen durum oluşur hatta yenik düşebiliyor.

 

Vücudumuzun savunması dediğimiz bağışıklık sistemini oluşturur. Bedenimiz mikroplara karşı gerekli antikor veya mekanizmayı oluşturarak eski sağlığına kavuşuyor. Bunu sağlamak için vücudumuzun bağışıklık sisteminin güçlü olması gerekiyor. Bağışıklığın devamlılığı için vücudumuzun demir, çinko, kalsiyum, magnezyum gibi minerallere A,D,E,K, C ve B grubu gibi vitaminlere yeterli miktarda sahip olması ya da miktarlarda alması gerekiyor.

 

Bunların yanında yeterli ve dengeli protein, yağ ve karbonhidrat gibi besin öğelerinde beslenmesi gerekiyor. Örneğin sağlıklı yetişkin bir insanın kilogram başına 1-1,5 gram protein alması sağlığını koruması için elzem. Ortalama 70-100 gram kaliteli proteinden beslenmeli. Kaliteli proteinler dediğimiz kırmızı et, tavuk, balık, süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi hayvansal ürünler ya da kuru baklagiller, fındık, fıstık, badem ve ceviz gibi kuruyemişler elzem protein ve yağ içeriğine sahip başlıca beslenme gıdalarımızdır.

 

Ekmek tahıl grubu ve meyveler karbonhidrat bakımından daha zengin gıdalardır. Sağlıklı yetişkin bir insan ortalama 200 gram karbonhidrat ürün tüketmeli. Bu grupta önemli B grubu vitaminleri sinir sisteminde görev almakta ve karbonhidratlar kas grupları için enerji sağlamaya yardımcı olmakta içerdiği bol lifler bağırsaklarımızdaki iyi bakterileri beslemekte bağışıklığımıza güç katmaktadırlar. Ortalama 20-30 gram lif alınmalı.

 

Bağırsak bakterilerimiz güçlü olması bağışıklığı bir kat daha artırır. Prebiyotikler dediğimiz soğan, sarımsak, yulaf, çavdar, buğday gibi tahıllar, süt, yoğurt, peynir, kefir gibi ürünler kuruyemişler, fermente edilmiş turşular başlıca prebiyotik besinlerimizdir. Bunlar bağırsaklarımızı besler, mikroplara karşı bağırsak geçirgenliğini kuvvetlendirir. Yani bize gerekli olan demir, çinko, selenyum, kalsiyum gibi mineral, vitaminleri, elzem aminoasitler, yağ asitlerini doğru ve ihtiyacımız kadar alacak şekilde çalışır. Bu mekanizmadaki bir bozukluk bağışıklığımızı etkilemekte sağlığımızı bozmakta. Yediğimiz gıdalar bağırsaklardan sindirildikten sonra hücre boyutunda vücudumuzda işlem görmekte bir nevi tekrar parçalanarak gerekli metabolik faaliyetlere katılmakta. Bu işlem esnasında zararlı istemediğimiz serbest radikaller dediğimiz atık ürünler oluşabilmektedir.

 

Vücudumuz serbest radikallere karşıda antioksidan denen maddeler ya üreterek ya da yediğimiz gıdalardan bu antioksidanlarla temizler. Çoğunlukla dışarıdan antioksidan alırız. En önemli antioksidan kaynakları A vitamini, C vitamini, E vitamini, likopen, flavonoidler, karotenoidlerdir. Bunlar nar, domates, pancar, mor lahana, havuç, böğürtlen gibi renkli sebze ve meyveler, fındık, fıstık, ceviz, tahıllı ürünler ve balık ve kümes hayvanlarında çokça bulunur. D vitamini almak için yeterli miktarda kalsiyum alınması ve yeterli güneşlenmemiz gerekiyor. Günlük 30-40 dk. güneşlenmek yeterli. Günlük ortalama 10-12 bardak su tüketilmeli. Bunlar bağışıklığımızın kuvvetlendiren temel çarpanlardır.