Artukoğulları döneminde önemli imar faaliyetleri dışında kültürel faaliyetler de geliştirilmiştir. Bu dönemde Diyarbakır surlarının büyük bir kısmı onarım görmüş ve bu onarımlara dair kitabeler surlar üzerine işlenmiştir.
Artuklu hükümdarı Melik Salih Nureddin Mahmut döneminde Evlibeden ve Yedikardeş burçları inşa edilmiş ve İç Kalede bir Artuklu Sarayı yapılmıştır. Bu dönemde bilgin ve mühendis İsmail Ebul-iz El-Cezeri Artuklu sarayında yaşamış, yaptığı robot ve makinalar burada kullanılmıştır. Diyarbakır’daki Artukoğulları egemenliği 1232 yılında sona ermiş sonrasında sırasıyla; EY.Y.übiler(1232-1240), Anadolu Selçukluları (1240-1302), Mardin Artukluları (1302-1394), Timur (1394-1401), ve Akkoyunlular (1401-1507) Diyarbakır’a egemen olmuştur. Diyarbakır da Akkoyunlulardan kalma birçok cami ve medrese bulunmaktadır. Bunların en önemlileri süslü minaresiyle Safa Camii ve dört sütun üzerine oturan minaresi ile Şeyh Matar Camiidir.
Yavuz Sultan Selim döneminde 1515 yılında Osmanlı hakimiye-tine giren Diyarbakır büyük bir eyaletin merkezi haline getirilmiştir. Yavuz Sultan Selimin ölümü üzerine(1520) yerine geçen Kanuni Sultan Süleyman döneminde Amid İç Kalesi genişletilmiş ve İç Kaleye 16 burçlu iki kapılı(Saray ve Küpeli kapıları) bir bölüm daha eklenmiştir. Hükümdarlığı döneminde dört defa şehri ziyaret eden Kanuni su kemerleri inşa ettirmiş ve Diyarbakır’a ünlü Hamravat suyunu getirtmiştir. Osmanlı döneminde büyük bir gelişme gösteren Diyarbakır bayındır bir hale gelmiş ve yapılan hanlar, kervansaraylarla ticaret hayatı canlandırılarak önemli bir ticaret merkezi haline getirilmiştir.