Diyarbakır’ın coğrafi ve fiziki özellikleri-16

 

Kentin Mekân Oluşumu:

Tarihsel Süreçte Diyarbakır Kentinin Mekânsal

Oluşumu Diyarbakır, insanlık ve uygarlık tarihinin

yeşerdiği üç bölgeden biri olan, Eski Yunanca iki

nehir arasında kalan yer anlamına gelen “Mezopotamya”

yani Fırat ve Dicle arasındaki bölgenin

kuzeyinde; insanlığın ilk kez yerleşik düzene

geçtiği daha sonra tarımı ve hayvancılığı öğrendiği

bölge olan verimli hilal bölgesinde yer almaktadır.

Neolitik Döneme (MÖ 8000–5500), insanlığın

yerleşik yaşama geçtiği döneme ait yani günümüzden

10 bin veya 8 bin yıl öncesine tarihlenen

çok önemli dört yerleşme Hallam Çemi, Çayönü,

Demirci Höyük ve Kortik Tepe Diyarbakır ilinde

bulunmaktadır. Bu yerleşim yerleri sadece Anadolu

veya Mezopotamya için değil tüm dünya uygarlık

tarihinde büyük öneme sahiptirler. Diyarbakır-İçkale’de

yer alan höyüğün ilk yerleşim yeri olduğu

düşünülmektedir. İçkale’de askeri bölgede yer

alan höyüğün henüz kazılmamış olması nedeniyle

kentin tarih öncesine, ait bilgiler çok azdır.

Diyarbakır kentinin yerleşik dokusunun biçimlenişi

Geç Roma Dönemi’nde olmuştur. Romalılar

4.yy.’ın ortasında kenti Roma Mezopotamyası’nın

başkenti yapmış, kent idari ve ticari faaliyetlerle

büyümüş, MS. 330 yılında doğu surları yapılmış

ve bugünkü biçimini almıştır.

1515 yılında kent nüfusunun 50 bin olduğu,

Diyarbakır’ın Osmanlı İmparatorluğu’na katılmasından

sonra ticaretin gelişmesi ile nüfusun

100.000’e yaklaştığı belirtilmektedir. Evliya Çelebi

seyahatnamesinde 17. yüzyılın görkemli ve zengin

Diyarbakır’ını anlatmaktadır. 18. yüzyıldan sonra

salgın hastalıklar ve göçler nedeni ile kent nüfusu

önemli ölçüde azalmış 1870 yılında nüfus 21.372

kişiye inmiştir. 1875 tarihli Diyar-Bekir-Salnamesi’nde

kent nüfusu 12.051 olarak belirtilmiştir.

1863’de eyalet sisteminden il sistemine geçilmesi,

Diyarbakır’ın yönetsel ve ekonomik kontrol alanını

daralmış olması da kentin sosyo-ekonomik gerilemesinde

önemli bir etkendir.