Belirli olay veya olgular karşısında sebât ederek kararlılıkla sabır göstermeyi konuşabilmemiz adına öncelikle sabrın anlam itibarı ile kapsam alanının tarafımızca anlaşılabilmesi gerekmektedir.
Hayatta oluşabilme ihtimali yüksek olan kötü bir durumu ya da gelmesi muhtemel bir şeyi telaş göstermeden bekleme, öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu sabrın ihtivası konusunda hemfikir olabileceğimiz bir tanımlama olabilir. Yalnız unutulmaması gereken konu ise kötü bir durumdan kurtulmanın asıl anahtarının kişinin durumlardan kurtulabilmesi için çare arayışında olmayı elden bırakmadan sakince düşünmesidir. Çevresel yıkımdan ziyade her zaman yapıcı kararları süreç içinde alma inancını kendinde bulabilmeye olan inanç, sabır için vurgulanması gereken asıl şey olmalıdır.
SEBAT VE SÜKUNET İLE SABRET!
Takındığımız ruhsal durum daha nahif ve telaşsız olursa zorluklarla başa çıkabilme gücünün oluşabilme kaynağı her zaman bizden taraf olur. Bu yöntem çevremizden ziyade kendi ruh ve akıl sağlımız için çok önemli bir hipotez başlığı sunar. Yani sabır kavramı aslında insanın mücadeleyi elden bırakmadan sorunlarla başa çıkabileceğine olan bir inançla direnmesinden gelir. Yersiz bir telaş içinde olarak durumlarla başa çıkamadan saldırıya geçmek, hırçınlık göstermek; sonuçları iyi yönde etkilemediği gibi gidişatı asıl olması gerektiği yönden saptırarak çok daha büyük yıkımlara da sebebiyet verebilir. Sebat kavramı da sabır ile ilişkili olarak devam eden sürece dayanabilme ve gücü kendinde bulabilmeye devam etme anlamı taşır. Bu üç olgusal kavram "Sebat, sükunet, sabır" aynı düzlemde beraber hareket ettirilirse ne ortada şikayet edilecek kötü durumlar ne de içinden çıkılamayacak dertler baş göstermeye devam eder.
Oturup kötülüğün ortadan kendiliğinden kalkmasını beklemek kendi benliğine saldırıya izin vermek kadar hükümsüzdür. Bunun da sabırla hiçbir ilişiği yoktur. Sabrın sonu selamet diyerek noktalarken satırlarımı ülkemiz için iyi günlere ulaşabilmeyi sabır ve sebat ederek diliyorum.
Sabırla kalın..