Büyük Ayakkabılarla Yaşamak

  Londra’da minik bir çocuk. Tek göz odada sefalet içinde yaşıyor. Ayakkabısı yok. Annesi bazı günlerde ayakkabılarını ona giydiriyor. Fakat bir şartla; ayakkabıyı giyen fakirler için dağıtılan yemeği almaya gitmek zorunda. Tek öğünleri bu fakir aşı çünkü. Annesinin potinleri ayağında, telaşla yemek bitmeden yetişip almak için ‘evinden’ ayrılıyor çocuk. Koca ayakkabılar ayağından çıkmasın diye, kısa ama hızlı adımlarla ilerliyor… 

   

  Bu hikayenin sonu çok da umutlu görünmüyor öyle değil mi? O koca potinlerle aç biilaç büyüyen çocuk dünyayı güldürebilir mi dersiniz?  Müjde, o çocuk başarmış! Yaşadığı bütün trajedileri ceplerine doldurmuş ve kendi komedisini yaratmış. Sevgili Charlie Chaplin; siyah beyaz filmlerin, sessizliğin şövalyesi…

 

  Charlie Chaplin sinema tarihinin en dahi isimlerindendir. Koca ayakkabıları, bol pantolonu, daracık yeleği, kafasında sıkış tepiş duran melon şapkası, sıra dışı bıyığı ve bastonuyla Şarlo ise çağını aşmış bir tiplemedir. Çoğu kez yarattığı Şarlo karakterinde kendimizden bir şey buluruz. Bazen arkadaşımız gibidir, bazen komşu amca gibi, bazen sokaktan geçen o tuhaf adamlar gibi. İllaki gözümüz bir yerden ısırıyordur. Unutmadan; özenti hayatlarıyla, aslında taşıyamadıkları ihtişamla gülünç duran insanların da bir eleştirisidir Şarlo.

 

    Chaplin toplumsal sorunları komedi yoluyla eleştiren bir hiciv ustasıdır. Ele aldığı her bir konuda halkı mizah yoluyla bilinçlendirmiştir. Üstelik bunu yaparken yerelde değil bütün dünyada anlaşılıyor olmayı hedeflemiştir. Sessiz filmler yapma sebebini “Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak ama sessiz bir filmi herkes anlayabilir.” sözüyle apaçık ifade etmiştir.

 

   Hayatına onlarca filmde oyunculuk, yönetmenlik, senaristlik, yapımcılık sığdıran Chaplin, o minicik ayaklarına giydiği kocaman ayakkabılarıyla kısa ve hızlı adımlar atan çocuk olmaktan da hiç vazgeçmemiş. Şarlo tiplemesiyle çocukluğunu, hüzünlerini hep yanında taşımış sanki. Kim bilir belki de “The Kid (Yumurcak)” filminde çocukluğuyla el ele tutuşup yürümüştür.